Pazartesi, Aralık 14, 2009

-good day to be alive he said-

sabah minibuse binmekten vazgecip yurumeseydim yapraklari deli gibi supuren amcayi goremeyecektim. oyle huzurlu bir 'gunaydin'im olmayacakti. hem bu kadar sabirli olamaz, gunu hasarsiz atlatmam mumkun olmazdi. galiba hersey daha kotu olurdu.

amca yapraklari cop saymak olur mu dedim. boyle guzeller dedim. onlari saklayacak toprak yok dedi bu koca sehirde. sora egilip o yiginin icinden bir kac tane yaprak secip bana verdi. accaip sevindirdi bu miskin'i. aldigi en hos hediyelerden oldu: )

Cumartesi, Ekim 10, 2009

ben oyundan cikiyorum anne

' ...icimde ne cok kelime var anne.bir kelimeyi soyluyorum, sonra bakiyorum o kelime icimde yine duruyor.nasil oluyor anne.telefonu acanlar nicin alo diyor anne.insanlar nicin numaralarin arkasina saklaniyor.hicbir numarayi bilmiyorum anne. kimseye ulasamiyacagim anne. telefonlar kahrolsun anne. benimle telefonsuz konusan ne kadar az insan var.onlardan biri de sensin anne. nicin sehir anne.burada kimse biryere saklanamaz. burada kimse zamani saklayamaz anne.insanlar burada yalansiz yasayamaz.hayati yalansizlik cozuyor anne.hayati cozen kucuk elifler nicin buyuyor anne.bir sarki daha soyleyebilir miyim anne.biraz yagmur olmak.biraz umut olmak. biraz kendim olmak anne.insanlar kendisi degil anne.bu insanlar kimi yasiyor anne.hikaye anne.

bir ikindi vakti anne.gecip gitmek anne.herseyin burada kalmasi anne. kimsenin birseyinin olmamasi anne.herkesin herseye sahipmis gibi olmasi anne.bu oyun ne cok oynaniyor anne.perde kapaninca n'olacak anne.ben oyundan cikiyorum anne.yaralandim anne.oksijenli su anne.biraz nergis.biraz gunes isigi.biraz menekse.ellerim ne guzel anne.birsey tasiyamayacak kadar kucuk.bilgisiz ellere sahibim anne.ellerim hicbir soruya cevap vermiyor anne.



mevlana idris/sufi ile pufi - illustrasyon sam nielson


Cuma, Eylül 25, 2009

cozulmesin ilmeklerimiz

'kacmayan cinsten iyi coraplarin bile' diyor marla 'ilmekleri disari firliyor.'
hicbir sey duragan degil, hersey eskiyip dagiliyor.

fight club'tan

Cumartesi, Ağustos 08, 2009

خلينا في كان يا ما كان

zoraki goturulmus olmanin verdigi sıkıntı onu gordugum an ucup gitti. soylemeselerdi herzaman konusur gibi bakan gozlerinden tanirdim oyle cok degismis olmasina ragmen. 6 yasinda sevimli bir cocuktu son gordugumde. simdiyse ceyreklik bir afet. bana baktiginda o sarisin cocugu bulamamis olmanin saskinligi vardi yuzunde. 'saclarindan yuzuk de mi yapilmiyor artik' dedi ve gulustuk.

yeni bi sehre alismaya calismak yeni arkadaslar edinmek eda'yi daha cok ozletiyordu.

ne zaman annem muftakta agladigini duysa beni onlara yollardi. annesi calistigi icin babaannesi bakardi eda'ya. babaannesi saclarini guzelce tarar, ortadan ikiye ayirir ve orerdi. o her sabah saclari taranirken aglardi yanina inip de birlikte oynayana kadar. bunu hatirlatip 'halen daha agladigim vakitler minik pembe takunyalarinin sesini duyar gibi oluyorum, birazdan gelecekmissin gibi bekler buluyorum kendimi' dedi.


aramiza bir deniz girmisti simdiyse bir okyanus. ama bir cocuk icin deniz, okyanus demekti.

Cumartesi, Temmuz 18, 2009

'...

boyle bir siiri
bitirmenin yolu
aniden
susmaktir.'

charles bukowski

Cuma, Haziran 12, 2009

'without you now i see/how fragile the world can be'

memleketten badem sekeri geldi carsamba gunu. geldiginden beri aglayasim gecmedi. ev halki gizli sakli yiyor yakalanma korkusuyla.

alti ustu bi badem sekerisin sen. nasil boyle agir burkuyor, yakiyorsun icimi?

Cumartesi, Mayıs 16, 2009

yagmuuy

uzgunken, sicaktan nefes alamiyorken calan telefonu actim. ahizenin dier ucundan yagmur yagmaya basladi: ) yagmuuuuy yagmuuy yagmuuuy seklinde. r'lerle arasi pek iyi olmayan minik yegenimin sarkisi iyi geldi, nefes aldim.

Cuma, Mayıs 15, 2009

Pazartesi, Mayıs 11, 2009

-ruhun millerce, millerce derinlerinde-

'...
- akbabanin suslenip puslenip
yuregimin basina konmasindan,
orada boguk boguk otmesinden
ve yuregimin ebediyen susmak, ebediyen
yok olmak arzusundan
kuvvet bulan sessizlik

- kevser irmaginin uyurgezer sessizligi.

....

sozcuklerin dikelen tuylerinin sessizligi,
taslarin buzusen sessizligi,
sularin urperen sessizligi,
cayirlarin sararan sessizligi,
goklerin sanciyan sessizligi.
...'

cahit koytak

Pazar, Mayıs 03, 2009

..

'dunyayi sirtinda tasimayi birak o seni tasisin. yasiyormus gibi yapip kalbini oldurme.' dedi.


Cumartesi, Nisan 25, 2009

cause someday some weights gonna come on your shoulders, babe

Janis Joplin-ball and chain



eğer tek bir günün varsa birlikte geçireceğin
ve sen 365 günün hepsini istiyorsan
ve 365 gün sadece bir hayalse
tek bir lanet olası gün varsa elinde
sana diyeceğim dostum,
o tek bir gün tüm hayatın olmalı
çünkü bilirsin diğer 364 gün için böğürerek ağlayabilirsin
çatlayabilirsin hatta
ama o tek günü, o tek bir günü kaybedersin sonsuza dek

backyard cevirisi

Pazartesi, Nisan 20, 2009

gmail

-Acilmaya calisilan konum hicbir zaman sonlanmayacak bir yonlendirme dongusune girdi.-

az once bu mesaji verdi. cerezlerle ilgili bi sorun olabilirmis bir de. heh dedim guldum. bi tek benim sonlandirilamayan dongulerim olcak degil ya: ) pek bi anlamli geldi. saolsun gmail.

delete forever kadar guzel bu da.
seviyorum gmail'i: )

Pazar, Nisan 19, 2009

'sen bizim yoremize gelirsen goreceksin, ey sems,
huyumuz sadece susmak olmus bizim, susmak.
senin guzel gozlerincin iste canim pusuda.
rahatim kacti benim,
geceleri uykum kalmadi gitti ama,
bak iste o guzel gunler yola cikmis geliyor.

mevlana

Pazar, Nisan 05, 2009

.

simdi burada bir deniz kiyisinda degil evimizin avlusunda o hepimizi gogsune alip uyutan 'taht'tan bugday tarlalarina bakar gibiyim. basimi kaldirip gokyuzune her bakisimda once yildizlarin yoklugu burkuyor icimi. gozlerimi kirpmadan baktigim haklarinda sacma sapan sorular sordugum yildizlar. yorgun sesinle icimi isittigin cevaplarin. elimden tutup goturdugun baharat kokulu dukkan. iste bu benim yeni cirak derken gulen mavi gozlerin. badem sekeri ve sicacik leblebiyle doldurdugun minik ceplerim. her sabah merdivenlerden inerken okudugun dua. oyle ihtiyacim var ki o duayi senden duymaya.
simdi burada bu bankta gozlerimi kapasam, sabah ayakkabilarinin tikirtilariyla uyansam,

'ya fettah
ya rezzak
ya allah' desen

'allahumme ya mufettihi'l ebvêb
ya musebbibi'l esbêb
eftah lenê hayr'al bêb
ya kadiye'l hacet
ya mucibud'duavât
ya allah' desen sen.

ya da hic uyanmasam.

seni ve o kucuk kizi cok ozledim.
zaman ozlemleri buyutmekten baska bi ise yaramiyor!

Cumartesi, Mart 28, 2009

ustu cizilesi abuklama


hayat
koskocaman
bir
yumak
bizi
saran
vazgecilenlerin
her
biri
gelir
bir
dugum
atar


3 yil once yazip kaydetmisim draft'a. az once eskileri karistirirken okudum ve gercekte oyle olmadigini artik bildigimi farkettim.
vazgectigin kadar ruhun kurtulup huzur buluyor.

Çarşamba, Mart 25, 2009

gecit vermeyen daglar mi? sehrin ust gecitleri mi?

bembeyaz saclariyla uyumlu rengarenk bi etek vardi uzerinde. bana bakarak tatli tatli gulumsedi. aramizda bi kac adim vardi. ust gecitin ilk basamaginda durup bagirdi.

oooff daglar ooooffff

Çarşamba, Mart 18, 2009

Perşembe, Mart 12, 2009

me tedri nefsun...

otlarin arasinda tek basina acmis minicik bi gelincik vardi. pek acmis sayilmaz aslinda kararsizdi durusu. ben de durdum sevdim onu uzaktan. cok guzeldi. yarin dedim icimden. yarin.. sora annemin kizgin sesini duydum gaibten ve susturdum ic sesimi. insaallah dedim bir tek. sabah uyandigimda aklimdaydi ama tasiyacak halim olmadigindan almadim makineyi. ise gelirken onu aradi ve buldu gozlerim. artik tam olarak acilmisti. Allah'a emanet ettim yine. cunku gecen bahar yine bu zamanlarda actigi yerde bi gelincik vardi. yarin makineyi getirip fotografini cekcem derken bisey olur mu acep diye dusundum. sora nolcak canim tel orguler var, duvar var dedim kendime. ertesi gun karsilastigim manzara pek fenaydi. dozerler bahceye girmis topragin altini ustune getirmisti. tel orguler de artik yoktu. gelincik de.

annemin her zaman hatirlattigi ayeti tekrarladim buyuk bi uzuntuyle. 'me tedri nefsun meze teksibu ğaden ve me tedri nefsun bi eyyi ardin temut' mealen kimse yarin ne kazanacagini ve hangi topraklarda olecegini bilmez.
ardindan yarin ne yapacagini soleme der kizardi -hala kizar- bana. imkan bulur bulmaz yap sadece elinden geleni.

isten cikar cikmaz bakcam insaallah gelincige. az once yagmur yagiyordu. heh yine dedim.
sus zeynep sus.

Salı, Mart 10, 2009

hosgeldi.

baharlari seviyorum, ilk ve son olduklari icin.
hem bulutlar gokyuzunden daha huzurlu bakiyorlar.

hosgeldi, geldigi kadar 'hos' giden.

Perşembe, Şubat 26, 2009

1/2

yarimlarimi toplayip ortaya sactiktan sonra...

-herseyi yarim biraktigin gibi kendini de yarim birakma!!
-bu dunyada hep eksiktir insan, olunce tamamlanir.

Pazartesi, Şubat 23, 2009

ozlemek yokken

gencken, gelecege dair hayaller kurarken henuz birileri cikip kabusa cevirmemisken, bu kadar bikkin degilken, insanlari daha az taniyorken, oyle cok 'evet'e dolanmamisken dilim, anlatmaktan yorulmamisken, kelimeleri cope doken kotu bir musrif gibi hissetmezken kendimi, susku'ya daha siginmamisken, bazi seylerin hep oldugu gibi kalacagi hic degismiyecegi sanrisina kapilmisken, en yabanci 'kendime' henuz rastlamamisken,
ben,
uzun uzuun siirler okurdum. tamamini okuyabilmek icin bu kadar caba harcamaz, bir kac misraya tutsak olmazdim.

'yoruldum yoruldum yoruldum
gereklilik kipinde yasamaktan'

ahmet telli

Cuma, Şubat 20, 2009

-surekli sigarasinda yol gorunurdu-


(...)
yarin senden beni soracaklar
kordugum toplardi de
nerde bir copluk
bir mezbele gorse
igrenmez
igilir kordugum toplardi

(...)

neden derlerse
'yazilmistir' de
/aldirma anlayan anlasin/

murat kapkiner

Pazartesi, Ocak 26, 2009





Munzevinin Aynalari

...
ya olmasaydin, Tanrim,
ya olmasaydin!
yurudugum yollar tukendiginde
dostlar yabanciya,
sila gurbete benzediginde...
kırbamda su, heybemde azık
ve turkulerimde...
turkulerimde soz bittiginde;

insanin kit
gecenin yildizsiz
ifritlerinse, daim pesimde
(hem uyanikken hem de dusumde)
oldugu zaman,
kimin kapisini omuzlayarak
hoyratca acar da, kimin
aynalarini parcalayarak
canimi iceri atardim, Tanrim,
sen olmasaydin?

Cahit Koytak

Çarşamba, Ocak 21, 2009

simsek mcqueen'in reklamini yapip bahsettigi pas gidericiyi buyuk bi hevesle dinleyen ve gulumserken disleri dokulen araba gibi hissettim kendimi: )
oyle sıkmısım oyle sıkmısım ki dislerimi, iclerinden biri dayanamayip agzimin icinde paramparca olup dokuldu.
ah yaslilik: )